Günümüzde teknolojinin hızlı gelişimi, çocukların yaşamlarına da derinlemesine etki etmektedir. Özellikle akıllı telefonlar, tabletler ve bilgisayarlar, genç yaşta birçok çocuğun hayatında önemli bir yere sahip olmaktadır. Ancak, 9 yaşında başlayan bu ekran serüveni, 13 yaşına gelirken son derece olumsuz sonuçlarla sona erebiliyor. Bu durumu incelemek, ebeveynler ve eğitimciler için kritik bir öneme sahiptir.
Çocukların ekran başında geçirdiği süre, son yıllarda önemli ölçüde artmıştır. Yapılan araştırmalar, 9 yaşındaki çocukların günde ortalama 3-4 saat ekran başında vakit geçirdiğini göstermektedir. Bu durum, çocukların fiziksel aktivite seviyelerini düşürmekte ve sosyal etkileşimlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Özellikle ergenlik döneminin başlangıcında, yani 12-13 yaşına gelindiğinde, ekran karşısında geçirilen süre arttıkça depresyon, kaygı bozukları ve sosyal izolasyon gibi psikolojik problemler de artış göstermektedir.
Uzmanlar, çocukların ekran süresinin sınırlandırılması gerektiği konusunda hemfikir. Ekran bağımlılığı, çocukların ruhsal ve fiziksel gelişimlerini olumsuz etkileyebilir. Ekran başında geçirdikleri süre boyunca sanal dünyada yaşanan olumsuz durumlar, çocukların gerçek hayatla olan bağlantılarını zayıflatabilmektedir. Bunun sonucunda, sosyal becerilerde azalma ve yalnızlık hissi ortaya çıkabilir.
Ergenlik dönemi, çocukların duygusal ve zihinsel sağlıkları açısından en hassas dönemlerden biridir. 12-13 yaşındaki çocuklar, kimliklerini bulma ve sosyal çevrelerinde yer edinme çabası içindeyken, ekran bağımlılığı bu süreçte sorun yaşama olasılığını artırabilir. Çocuklarda depresyon belirtileri arasında, sürekli bir üzgün hal, ilgi kaybı, uyku düzeninde bozukluk ve ruh hali değişiklikleri yer alır.
Ailelerin dikkatli olması gereken, bu belirtilerin uzun süreli hale gelmesi durumunda profesyonel bir destek alınması gerekliliğidir. Ebeveynlerin, çocuklarının ekran başında geçirdiği süreyi kontrol etmeleri ve sosyal etkinliklere yönlendirici rol oynamaları oldukça önemlidir. Dışarıda oynama, spor yapma veya çeşitli hobiler edinme fırsatları sunulması, çocukların bütünsel gelişimlerini destekleyecektir.
Sonuç olarak, 9 yaşında başlayan ekran serüveninin, eğer kontrol altına alınmazsa 13 yaşında depresyona dönüşmesi oldukça olasıdır. Ebeveynlerin ve eğitimcilerin bilinçli davranması, sağlıklı bir nesil yetiştirmek adına kritik bir öneme sahiptir. Teknolojinin sunduğu olanakları doğru bir şekilde kullanmak, görsel ve sanal dünyadan beklenen faydayı alarak çocukların iyi birer birey olarak yetişmelerini sağlayacaktır.