Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olay, tarım ve gıda yönetmelikleri konusunda dikkat çekici bir tartışma başlattı. Bir pazarcı, denetim sırasında raflarında bulunan ve satılamayan domatesleri çöpe döküverdi. Bu an, hem sosyal medyada hem de kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Pazarcının, israfın önlenmesine yönelik politikaları ihlal ettiği gerekçesiyle aldığı ceza ise adeta rekor kırdı. Bu olay, gıda israfının boyutlarını, tarım sektöründeki zorlukları ve yürürlükteki yasal düzenlemelerin uygulanmasını bir kez daha gündeme taşıdı.
Gıda israfı, dünya genelinde her yıl milyonlarca ton olarak kaydedilen bir sorun haline geldi. Türkiye de bu sorunla yüzleşmekte ve tarım ürünleri bazında önemli zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Gıda kaybının önüne geçmek amacıyla yürürlükte olan düzenlemeler, pazarcılar ve üreticiler için sıkı yaptırımlar içermektedir. Çöpe atılan bir kaç domates, aslında daha geniş bir tabloyu yansıtmaktadır. Olayın merkezindeki pazarcı, günümüzde çoğu kez düşük fiyatlar nedeniyle elinde kalan ürünlerle başa çıkmakta zorlanan küçük ölçekli işletmelerden biriydi. Koşullar zorlaştıkça, pazarcılar ve üreticiler daha fazla zorlama ile karşı karşıya kalıyor. Peki, bu durum onların neden çöpe dökme gibi çarelere başvurduğuna dair bir anlayış geliştirmemize yardımcı olabilir mi? Soru işaretleri burada başlıyor.
Pazara yapılan denetim sonucu, çöpe dökülen domatesler nedeniyle pazarcı, 100.000 TL'yi bulan bir ceza ile karşılaştı. Bu ceza, yalnızca birey için değil, sektör genelinde de büyük bir ses getirdi, çünkü bu kadar yüksek bir rakam, küçük işletmeler için sürdürülemez bir yük oluşturuyor. Birçok kişi, cezaların dolaylı yoldan, zayıf gıda yönetimi ile mücadele etmek yerine küçük işletmeleri daha da zor duruma soktuğu düşüncesiyle eleştirdi. Sosyal medyada bu olay alevlendi; bazı kullanıcılar, israfı önlemek adına da olsa bu cezaların adil olup olmadığını sorguladı. Olayın hemen ardından, gıda sektöründeki aktörler arasında bu yaptırımın haklılığına dair geniş çaplı bir tartışma başladı. “Gerçekten bu kadar yüksek ceza, sektördeki israfı önler mi?” sorusu, tartışmanın merkezine oturdu.
Sonuç olarak, domateslerin çöpe gitmesine neden olan sebepler derinlemesine incelenmesi gereken bir durum. Tarım politikalarındaki belirsizlikler, pazarcıların iş yapma biçimlerini zorlaştırıyor. Ürünlerini satmak için gün geçtikçe artırılan maliyetlerle boğuşan esnaf, elinde kalan domateslerle ne yapacağını bilemez durumdadır. Bu gibi durumlarda somut çözümler ve adımlar atılması gerekli. Hem tüketici bilinci oluşturulmalı hem de gıda yönetmeliklerini uygulanabilir kılmak için hazırlıklar yapılmalıdır. Tüketim alışkanlıklarımızın değişmesi ve bilinçli gıda kullanımıyla desteklenmesi, gıda israfını azaltmak için önemli bir adım olacaktır. Dolayısıyla, bu olayın yaratmış olduğu farkındalık, yalnızca bir pazarcının hikayesi olmaktan çıkıp bütün bir topluma yönelik bir ders niteliği taşımaktadır.