Denizli'de yaşanan kalp durduran olay, yerel ve ulusal basında geniş yankı uyandırdı. Şizofren hastası olduğu bildirilen bir doktor, yatalak annesine yaptığı şiddetle sadece ailesini değil, tüm toplumu dehşete düşürdü. Olayın detayları ve arka planı ise hem adalet sisteminin hem de ruh sağlığı alanındaki eksiklikleri gözler önüne serdi.
Olay, Denizli'nin merkezi bir mahallesinde meydana geldi. İddialara göre, 35 yaşındaki doktor A.Y., yatalak annesi 60 yaşındaki Z.Y. ile aynı evde yaşıyordu. Anne, sağlık sorunları nedeniyle sürekli bakıma muhtaçken, oğlu doktor olan A.Y.'nin şizofreni hastalığı nedeniyle tedavi altında olduğu biliniyordu. Komşular, sık sık kabus gibi olayların yaşandığı eve dair fısıldar olunmaya başlandığını belirtiyor. O gün, komşular, içeriden yükselen çığlıkları duyduklarında, bir şeylerin ters gittiğini fark ettiler. İçeride yaşanan vahşetin başlangıcıyla birlikte, hiçbir şeyin önceden tahmin edilmediği anlaşıldı.
Olayın ardından, hastaneye kaldırılan Z.Y., ağır yaralı olarak tedavi altına alındı. Doktorların yaptığı incelemelerde, annesinin neredeyse bütün vücudunun morartıldığı, kafasında ise ciddi yaralar bulunduğu tespit edildi. A.Y., olay sonrası polis tarafından gözaltına alındı ve hastanede verdiği ifadelerinde, yaşadığı ruhsal çöküntülerin etkisiyle bu durumu gerçekleştirdiğini öne sürdü. Ancak, birçok vatandaşın, yaşananları kabul edemez bir vahşet olarak yorumlaması, olayın ciddiyetini gözler önüne serdi. Aile içi şiddetin önlenmesi gerektiğini vurgulayan birçok sivil toplum kuruluşu, bu gibi durumlarla ilgili farkındalık yaratmanın gerekliliğini dile getirdi.
Uzmanlar, şizofreni hastalarının tedavilerinin ciddi bir dikkat gerektirdiğini belirtirken, bu tür vakaların sık sık göz ardı edildiğine dair eleştirilerde bulundu. Kişinin tedavisinin yanı sıra, ailesinin psikolojik durumunun da göz önünde bulundurulması gerektiği vurgulandı. A.Y.’nin annesi üzerinde gerçekleştirdiği şiddetten dolayı tutuklanması ise, olsa olsa trajik bir sona işaret etmekle kalmadı; toplumda aile içindeki şiddet konusunun tekrar gündeme gelmesine sebebiyet verdi.
Olayın ardından, Denizli Adliyesi’ne sevk edilen A.Y., çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Tüm Türkiye’de yankı uyandıran bu trajik olay, ailelerin ruhsal sağlıklarıyla ilgili sessiz kalmamaları gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor. Aile içi bu tür vakaların son bulması için hem toplumun hem de devletin üzerine düşen sorumluluklarının büyüklüğü üzerinde durulmakta. Özellikle ruh sağlığı sorunları ile ilgilenen uzmanların sayısının arttırılması ve ailelere yönelik destek programlarının geliştirilmesi gerektiği ifade ediliyor.
Bundan sonraki süreç, A.Y.'nin cezaevindeki durumu ve Z.Y.'nin sağlık durumu takip edilecek. Ayrıca, olayın daha fazla detaylarının ortaya çıkması bekleniyor. Bu trajik olay, yalnızca etkileyici bir haber olmaktan öte, toplumsal bir sorun olan aile içi şiddete karşı farkındalığın artmasına vesile olabilir.
Olayın üzerine düşülen bu hassas konular, toplumda daha fazla bilincin oluşmasına ve bu tür durumların önlenmesine katkı sağlaması açısından büyük bir önem taşımaktadır.