İstanbul’un kalabalık semtlerinden birinde yaşayan Orhan Yıldız, ayrıca bir mimar olan eski bir mahalle sakini, evinin çatısına yerleştirdiği özel bir hoparlör sayesinde ezan sesini daha iyi duyabilmeyi amaçladı. Bu ilginç çözümü ile birlikte hem mahalle sakinlerinin ilgisini çekmeyi başardı hem de sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Yıldız, modern yaşamın bazı olumsuz yönleri ve ses kirliliği karşısında geleneksel bir değer olan ezan sesinin kaybolmamasına dair bir farkındalık yaratmayı hedefliyor.
Orhan Yıldız, İstanbul'un hızla değişen manzarasında ezan sesinin kaybolduğunu hissediyordu. Yoğun binalar, trafik gürültüsü ve modern yaşam tarzının doğurduğu rahatsız edici sesler nedeniyle ezan sesinin duymakta zorlandığını söyleyen Yıldız, "Ezan, benim için bir ruh gemisidir. Her gün bu sesi duyabilmek, manevi olarak beni besliyor. Bu sesi kaybetmek, köklerimizi kaybetmek demektir," ifadesini kullandı.
Bu nedenle, yaşadığı semtteki caminin hoparlörlerini güçlendirmekle kalmayıp, kendi evinin çatısına özel bir sistem kurmayı seçti. Hoparlör, merkezi cami hoparlör sistemine bağlı olarak çalışıyor ve ziyaretçilere ezan sesinin daha iyi ulaşmasını sağlıyor. Böylece, Yıldız sadece kendisi için değil, aynı zamanda komşuları için de ezan sesini daha belirgin hale getiriyor.
Yıldız'ın çatısına taktığı hoparlör, kısa süre içinde mahallede ve sosyal medyada merakla karşılandı. Yerel halk, bu girişimi daha iyi bir yaşam alanı yaratma çabası olarak gördü ve Yıldız’a destek vermek için ruhsal bağlarını pekiştirmek adına sosyal medya hesaplarından paylaşımlar yapmaya başladı. #EzanSesiniKaldır #OrhanYıldız gibi etiketlerle geniş kitlelere ulaştı. Gelen yorumlar arasında, "Bu öneri diğer mahalleler için de ilham verici,” ve “Ezanın ruhunu yaşatmak harika bir fikir,” şeklindeki destek mesajları dikkat çekti.
Bunun yanı sıra bazı eleştiriler de aldı; bazı kişiler, bu tür bir uygulamanın gürültü kirliliğine katkıda bulunabileceğini savundu. Ancak Yıldız, yaptığı bu girişimin cami hoparlörleriyle aynı frekansta ve uyumlu bir şekilde çalıştığını, bu nedenle ek gürültü yaratmadığını belirtti. "Ben sadece ezanı daha güzel duyabilmek istedim. Bu, bir inanç meselesidir," dedi.
Sonuç olarak, Orhan Yıldız’ın çatıya kurduğu hoparlör, sadece bireysel bir girişim değil; aynı zamanda toplumun değerlerini yaşatmanın ve yaşadığı alanın ruhunu korumanın bir sembolü haline geldi. Yıldız, yaptığı bu uygulama ile birlikte insanların yalnızca fiziksel olarak değil, manevi olarak da birleşmesine katkıda bulunmak için çaba sarf etti. Ne de olsa her ezanın ardında bir hikaye ve bir ruh vardır.
Bunun yanında, Orhan Yıldız, bu deneyimin yalnızca bireysel bir çözüm olmadığını, aynı zamanda toplumda toplumsal dayanışmanın da bir örneği olduğunu vurguladı. "Ezan sesini sağlıklı bir şekilde dinlemek istiyorsak, komşularımızla bir araya gelip bu konuda daha fazla adımlar atmalıyız," dedi. Yıldız, mahalledeki insanları bir araya getirmek ve birlikte çalışarak bu tür projeleri hayata geçirmek adına benzer çalışmalar yapmayı ve diğerler için örnek olmayı hedefliyor.
Bu ilginç girişim, hem Yıldız’ın kişisel hikayesini hem de modern şehir yaşamında geleneksel değerlere sahip çıkmanın önemini gözler önüne seriyor. Ezan sesini duyabilme çabası, modern bireylerin manevi değerlerle nasıl bir bağ kurabileceğini ve toplumsal dayanışmayı artırmanın önemini hatırlatıyor. Orhan Yıldız, samimi bir çaba ile hem kendisi hem de çevresi için anlam dolu bir yaşam sunma hedefindedir ve bu çabasıyla birçok insana ilham vermeye devam etmektedir.