İran Cumhurbaşkanı Ali Hamaney, ülkesinin uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durdurmayacağına dair güçlü bir mesaj vererek, ABD’nin baskılarına karşı kararlılıklarını bir kez daha vurguladı. Hamaney, İran'ın nükleer programının ulusal çıkarlar doğrultusunda devam edeceğini belirtti. Bu çıkış, bölgesel ve uluslararası düzeyde önemli yankılar uyandırdı ve dünya kamuoyunu yeniden İran’ın nükleer politikalarına odaklanmaya yöneltti.
Hamaney, yaptığı açıklamada, "ABD ve diğer batılı ülkelerin yaptırımları ve tehditleri bizi durduramaz. Biz, İran halkının ve ülkemizin çıkarlarını korumak için kararlıyız" ifadelerini kullandı. İran’ın nükleer zenginleştirme programının barışçıl amaçlar taşıdığını savunan Hamaney, bu çalışmaların uluslararası yasalar çerçevesinde yürütüldüğünün altını çizdi. Ayrıca, İran’ın uranyum zenginleştirme kapasitesinin artırılması yönündeki çalışmalara devam edileceği mesajı, Tahran yönetiminin konudaki kararlılığını net bir şekilde ortaya koydu.
Hamaney, konuşmasında ayrıca ABD'nin İran’ın nükleer programına odaklanarak bu ülkeye yönelik uyguladığı yaptırımların, uluslararası hukuka aykırı olduğunu da ifade etti. "Hedefimiz, uluslararası toplum önünde ciddiyetle yer almak ve barışçıl enerji üretimimizi sürdürmektir" diyen Hamaney, İran’ın nükleer enerji çalışmalarının uluslararası izleme mekanizmaları ile uyumlu olduğunu vurguladı. Bu noktada, İran’ın koyduğu çerçevenin, yalnızca kendi güvenliğini sağlamaya yönelik olduğunu dile getirdi.
Hamaney'in açıklamaları, bölgede ne kadar derin bir etkiye sahip olduğunu gösterdi. ABD ve müttefiklerinin İran ile imzaladığı nükleer anlaşmanın 2015 yılında yürürlüğe girmesi sonrasında, Tahran yönetimi hangi yönde adımlar atacağının sinyallerini vermişti. Ancak 2018 yılında ABD’nin anlaşmadan çekilmesi ve ardından gelen yaptırımlar, İran’ın nükleer programını hızlandırmasına neden oldu. Hamaney’in son açıklamaları, bu durumu daha da net bir hale getiriyor.
İran’ın nükleer zenginleştirme faaliyetlerinin yanında, bölgedeki diğer ülkelerin de bu meseleye dikkat kesildikleri görülüyor. Suudi Arabistan, İsrail ve bazı Körfez ülkeleri, İran’ın nükleer kapasitesinin artmasından kaygı duymakta. Hamaney, bu ülkelerin bu durumu fırsat bilerek İran’a karşı birleştiği ve ortaklaşa baskı politikaları geliştirdiklerini de sözlerine ekledi. Ancak Hamaney, bu süreçte İran’ın her türlü provokasyona karşı direneceğini ve ulusal güvenliğini koruyacağını ifade etti.
Hamaney'in açıklamalarının ardından, ABD'li yetkililer de karşı cevaplar vermeye başladılar. Beyaz Saray'dan yapılan açıklamalarda, İran'ın bu tutumunun uluslararası güvenliği tehdit edici nitelikte olduğu ve buna karşı gerekli tedbirlerin alınacağı vurgulandı. Tahran yönetiminin nükleer kapasitesinin artırması, özellikle Batılı ülkelerde olumsuz bir tepki yaratmaya başladı. Ancak Hamaney, İran'ın nükleer programının tamamen barışçıl bir amaca hizmet ettiğini ve ülkesinin bu haklarının müzakere edilemez olduğunu söyledi.
Sonuç itibariyle, Hamaney’in bu önemli açıklamaları, hem İran’ın iç siyasetinde hem de uluslararası alanda yankı bulmaya devam edecek. İran’ın nükleer politikaları ve uranyum zenginleştirme çalışmaları, dünya siyasi dengeleri üzerinde etkisini sürdürmeye devam ederken, bu durum tüm taraflar için yeni tartışma konuları yaratacak. Hamaney, İran halkının ve yönetiminin bu tür baskılara karşı dik duruş sergileyerek, ulusal onurlarını koruyacaklarını net bir şekilde ifade etti.