İstanbul'da bir kadına yönelik sokakta gerçekleşen şiddet olayı, kentteki toplumsal huzuru derinden sarstı. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, bir grup erkek tarafından kadının sokak ortasında darp edilmesi, sosyal medya ve haber platformlarında geniş yankı buldu. Peki, bu olayın arka planında ne var? Toplum olarak kadına yönelik şiddetle mücadelede nerede duruyoruz? Bu yazımızda, olayın detaylarına ve kadına şiddetle ilgili toplumsal dinamiklere ışık tutacağız.
Olay, İstanbul'un yoğun caddelerinden birinde yaşandı. Sabah saatlerinde gerçekleşen bu menfur hadiseye tanıklık eden vatandaşlar, öncelikle ne olduğunu anlamakta zorlandıklarını ifade etti. Kendilerini olayın içinde bulduklarında ise büyük bir şok yaşadıklarını dile getirdiler. Bir grup erkeğin, bir kadını yerlerde sürükleyerek darp etmesi, çevredeki birçok kişinin tepkisini çekti. Görgü tanıkları, cesaret bulup müdahale eden birkaç kişinin olduğunu, ancak sayıca fazla olan saldırganların bunu engellediğini belirtti. Olayın ardından güvenlik güçleri bölgeye intikal ederken, kadının durumu ise herkesi endişelendirdi. Olayın ardından hastaneye kaldırılan kadın, aldığı yaralarla mücadele ederken, sağlık durumu hakkında henüz kesin bir bilgi verilmedi.
Bu tür olaylar, yalnızca bir kişinin yaşadığı trajedi olmanın ötesinde, toplumumuzun kadına yönelik şiddet konusundaki genel hassasiyetini de sorgulamamız gerektiğini ortaya koyuyor. Kadına yönelik şiddet, sadece fiziksel bir şiddet biçimi değil, duygusal, psikolojik ve cinsel şiddet boyutlarıyla da derin bir yaraya dönüşüyor. Türkiye, yıllardır kadına yönelik şiddetle Mücadele yasaları çıkarmış olsa da, bu tür olayların önlenmesi için toplumsal farkındalığın arttırılması şart. Ülkenin dört bir yanındaki kadınlar, 2020 ve 2021 yıllarında yaşanan cinayetler ve şiddet vakalarıyla adeta bir kâbus içinde yaşamaya devam ediyor.
Bu tür olayların yaşanmaması, toplumun her kesiminde bir dayanışma ve duyarlılık görmeyi gerektiriyor. Kadınların daha güvenli bir ortamda yaşamları için herkesin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi gerekiyor. Eğitimden, medyada doğru habercilik anlayışına; sosyal destek mekanizmalarından, yasaların yeterince uygulanmasına kadar birçok alanda yapılması gerekenler var. Unutulmamalıdır ki, bir kadına yönelik şiddet, yalnızca o kadını değil, tüm toplumu etkileyen bir sorundur.
Olayın bu kadar büyümesi ve toplumda büyük bir infial yaratması, duyarlılığın arttığını gösteriyor. Dolayısıyla, bu tür olaylar karşısında sessiz kalmak veya göz yummak yerine, herkesin aktif bir rol oynaması gerekiyor. Sosyal medyada olay hakkında yapılan paylaşımlar ve kamuoyunda oluşan farkındalık, belki de umut vadeden bir değişimin başlangıcı olabilir. Bağcılar Belediyesi gibi yerel yönetimlerin de kadınların güvenliğini sağlamak için atılacak adımlar son derece önemlidir. Gelecekte benzer olayların yaşanmaması için, öncelikle bizlerin bu duruma kayıtsız kalmaması, gerektiğinde sesimizi yükseltmemiz, şiddet mağduru kadınlara yardım etmeye çalışmamız gerekiyor.
Sonuç olarak, İstanbul'da meydana gelen bu olay, kadına yönelik şiddetin hala bir sorun olmaya devam ettiğini gözler önüne seriyor. Bu tür olayların yaşanmaması için toplumsal bilinç ve dayanışma şart. Herkesin, bilhassa kadınların, bu konuda seslerini yükseltmeleri ve mücadelelerinin arkasında durmaları gerekiyor. Unutmayalım ki, hepimiz birer insanız ve şiddet insan onuruna aykırıdır.