Son günlerde, denizlerimizin zenginliklerini koruma adına gerçekleştirilen denetimler sıkı bir şekilde devam ediyor. Kaçak balık avcılığı, sadece deniz ekosistemine zarar vermekle kalmayıp, aynı zamanda yasalara aykırı bir faaliyet olarak büyük cezalara da neden oluyor. Yerel taraflar ve uzmanlar, bu durumun hem çevresel hem de ekonomik sonuçları üzerinde durarak, balıkların korunmasına yönelik önlemlerin artırılması gerekliliğine dikkat çekiyor.
Kaçak balık avcılığı, ruhsatı olmayan veya yasaklanmış yöntemlerle düzenli avlanma yapmayı ifade eder. Bu tür avlanma biçimleri, özellikle bazı balık türlerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğu günümüzde daha fazla endişe yaratmaktadır. Henüz denizlere açılan bir balıkçı teknesinin, ulusal ve uluslararası yasaları hiçe sayarak, koruma altında bulunan türleri hedef alması, sadece o anki av için değil, uzun vadede ekosistemi bozmakta ve gelecekteki nesiller için ciddi tehditler oluşturmaktadır.
Son dönemde, devletin denizlerdeki kaçak balık avcılığına karşı yürüttüğü mücadele kapsamında yapılan denetimler artış göstermiştir. Balıkçılık ve Su ürünleri Genel Müdürlüğü, rutin kontrollerin yanı sıra, ihbar ve istihbarat bilgileri doğrultusunda da harekete geçiyor. Denizlerde uygulanan periyodik denetimlerde, kaçak avlanan balıklar, yasadışı avlanma yöntemleriyle yakalanmış tekneler tespit ediliyor. Bu durumda yakalanan balıkçılar, belirli bir miktarda para cezası ile karşı karşıya kalıyor. Cezalar, 2023 yılı itibarıyla binlerce lira seviyesine ulaştı. Cezaların yanı sıra, kaçak yakalandıkları tespit edilen bireylerin tekne ve av malzemelerine de el konulabiliyor. Bu sert önlemler, kaçak balık avcılığına karşı caydırıcı bir etki yaratmayı amaçlıyor.
Yerel balıkçılar ise, kaçak balık avı yapanlar nedeniyle ticari kayıplara uğradıklarını belirtmektedirler. Yasal olarak avlanmak zorunda olan balıkçıların, kaçak yollarla elde edilen avlarla rekabet edememesi durumu, daha fazla şikayete neden olmaktadır. Tüm bu nedenlerden ötürü, kaçak balık avı yapanlar, sadece kendi cezalarıyla değil, sürdürülebilir balıkçılık yapan balıkçıların da mağduriyetine yol açmaktadır.
Uzmanlar, av yasağı getirilen dönemlerde veya koruma altındaki türlerin avına kapalı olduğu zaman dilimlerinde, bu yasaklara riayet edilmemesinin ekosistem üzerinde kalıcı hasarlara neden olabileceğini ifade ediyor. Özellikle, kaçak balık avının yaygınlaştığı bölgelerde, belirli balık türlerinin sayısının azalması ve denizlerimizin biyoçeşitliliğinin tehdit altında kalması kaçınılmaz hale gelmektedir. Bu nedenle, denetimlerin sıkılaştırılması ve kaçak avcılıkla mücadelede farkındalık yaratmanın gerekliliği her geçen gün daha belirgin hale gelmektedir.
Sonuç olarak, kaçak balık avcılığına karşı yapılan denetimlerin artırılması, sadece çevreyi korumak adına değil, aynı zamanda denizlerdeki balık popülasyonunu sürdürülebilir hale getirmek adına da büyük önem taşıyor. Bu kapsamda, tüm balıkçılara ve deniz tutkunlarına düşen görev, yasaları ihlal etmeden, denizlerimizi korumak için el birliğiyle mücadele etmektir. Her bireyin bu konuda üzerine düşeni yapması, gelecekte sağlıklı ve zengin deniz ekosistemlerinin devamlılığını temin edecektir. Egemenliğin denizlerde de sağlanması için, bilinçli bir toplum oluşturmak, gelecek nesillerin bu güzelliklerden yararlanabilmesi için elzemdir.