Son günlerde Hakkari'nin Güzeldere köyü, yılan korkusuyla yaşanan trajik bir olayın merkez üssü haline geldi. Hayatını kaybeden bebekler ve korkunun etkisiyle üç defa düşük yaşayan bir kadının hikayesi, bölgedeki yılan korkusunu ve buna bağlı yaşanan psikolojik etkileri gözler önüne seriyor. Bu hikaye, yalnızca bir kadının cefasını değil, aynı zamanda Hakkari'deki insanlar arasında yılanlara karşı oluşan korkunun derin etkilerini de gözler önüne seriyor.
Hakkari'nin doğal güzellikleri ile dikkat çeken Güzeldere köyünde yaşayan kadınlar, tarlalarda çalışırken sıkça yılanlarla karşılaşmakta. Bu durum, bazı kadınların ciddi psikolojik sorunlar yaşamasına neden oluyor. İşte bu korkunun en çarpıcı örneklerinden biri, 30 yaşındaki Zehra A. isimli bir kadının yaşadıkları. Zehra, yılanların sıkça görüldüğü bir dönemde hamile olduğunu öğrendi. Ancak her yılan gördüğünde yaşadığı korku, ona ağır bir yük getirdi. Kocasının yardımlarıyla yılanlardan uzaklaşmaya çalışsa da, yaşadığı stres onu peşine takan bir kabusa dönüşmüştü. Üç kez düşük gerçekleştiren Zehra, bu durumu yalnızca fiziksel bir güçsüzlük olarak değil, aynı zamanda yoğun bir korku ve stres sonucunda kendisini psikolojik olarak da etkilemiş olarak değerlendiriyor.
Zehra'nın hikayesi, yalnızca kendisinin değil, Hakkari'deki birçok kadının ve ailenin yaşadığı bir gerçeği de ortaya koyuyor. Bölge halkı, yılanlar ve diğer yaban hayvanları ile nasıl başa çıkabileceklerine dair ortak çözümler arayışına girdiler. Birçok köylü, yılanlardan korunmanın yanı sıra, bu tür korkuların önüne geçmek için psikolojik destek ve bilinçlendirme faaliyetlerinin başlatılmasını istiyor. Yerel yöneticiler, durumu ciddiyetle ele alarak, göçerlerin ve köylülerin, yılanların sıkça görüldüğü bölgelerde güvenli alanlar oluşturabilmeleri için çalışmalara başladılar. Özellikle hamile kadınların ve çocukların korunması adına çeşitli önlemler alınacağına dair açıklamalar yapılırken, yerel sağlık kuruluşları da bu konuda destek vereceklerine dair kararlar aldılar.
Hakkari, yılan korkusunun oluşturduğu bu travmalarla mücadele ederken, bölge halkının güvenliğinden sorumlu olan yetkililer, daha sağlam bir çözüm ironisi ortaya koymak adına çeşitli projeler geliştirmeye başladılar. Hakkari'de yaşayan insanların karşılaştığı sorunlara bir nebze çözüm bulma amacıyla bu çalışmaların acil bir öncelik haline geldiği belirtiliyor. Zehra'nın durumu, aslında bu korkunun yalnızca bir birey ile sınırlı olmadığını, toplumun genelinde ciddi etkilere yol açabilecek büyük bir sorun olduğunu gösteriyor.
Sonuç olarak, Hakkari'deki bu olay, sadece bir kadının bireysel acısının ötesinde, bölgedeki yılan korkusunun genel bir yansımasıdır. Toplum olarak, korkularla yüzleşmeli ve bunların üstesinden gelmek için birlikte mücadele etmeliyiz. Yılan korkusu, birçok insanın yaşamında etkili bir şekilde yer alırken, bu korkuların sonuçlarını azaltmak ve sağlıklı yaşam alanları oluşturmak ortak görevimiz olmalıdır. Bu bağlamda, yerel yönetimlerin ve sağlık kuruluşlarının yardımları ile bölgedeki kadınların ve ailelerin güvenini yeniden kazandırmaları büyük önem taşımaktadır.